Sayfalar

22 Mart 2010 Pazartesi

Özhan CANAYDIN Hayatını Kaybetti-22 Mart 2010,Pazartesi


Galatasaray eski başkanlarından Özhan Canaydın geçirdiği bir rahatsızlık sonucunda yoğun bakıma kaldırılmıştı.
Medyaya yansıyan bilgilere göre Galatasaray eski başkanı Özhan Canaydın hayatını kaybetti.

Türk futbol kamuoyu ve Galatasaray camiası önemli bir ismi toprağa yolladı. Sayın Özhan Canaydın'a Allah'tan rahmet sevenlerine ve tüm spor kamuoyuna Fenerlisine Galatasaraylısına Beşiktaşlısına ve nice takım taraflarına baş sağlığı diliyoruz.


Gel Demlen ailesi..

Yetenek Sizsiniz Türkiye Birincisi-Final (21 Mart 2010) Birinci Belli Oldu!

Türkiyenin yeteneği seçildi. Yetenek Sizsiniz Türkiye' nin birincisi yaptıkları pandomim dansıyla Uğur ve Bilal oldu.
Bilal Göregen ise ikincilikle yetindi.

21 Mart 2010 Pazar

(21-26 Mart)Orman Haftası-Orman Hayattır


ORMAN HAYATTIR
21 Mart Dünya Ormancılık Günü ve 21-26 Mart Orman Haftası

Dünya yavaş yavaş büyük bir tehlikeye doğru yuvarlanıyor. Ozon tabakasındaki delik, iklimlerdeki anormallikler,mevsim değişiklikleri, bir ısınan bir soğuyan havalar, kirlenen hava ve temiz hava soluma isteğinin karşılanamaması... Daha da ilerisi var. İnsan temiz havayı soluyamadığı zaman mutsuz olucak bu da strese yol açacak. Zaten stresli olan yaşamlarımıza daha da büyük bir stres eklenecek. Ruhumuz daralıcak ki daralıyor da. Temiz havayı istediğimiz gibi ciğerlerimize dolduramıyoruz..

Her zaman söylenen bir şey vardır. Ağaçlar az olduğu için Kıbrıs adası kadar toprak her yıl denize öylece gidiyor biz ise sadece seyrediyoruz.

Ormanlar bir çok hayatı içinde barındırır. Börtü böcek,kuşlar,çeşitli hayvanlar hep ormanda yaşarlar ve orman onların barınağı aynı zamanda onların besin kaynağıdır. Orman onları sevgiyle kucaklar. Eğer biz de ormanlara kucak açarsak ormanlar da bizi kucaklayacaktır.

İnsanlık vazifemizi yerine getirelim ve kendimiz için ülkemiz için bir fidan hatta birkaç fidan dikelim. Türkiye'miz çöl olmasın, Dünyamız yok olmasın.

Max Payne Resimleri Max Payne II Max Payne 2 Oyna İndir Resimler Hakkında


Max Payne... 90'lı yıllarda çocukluğunu yaşayanlar bu oyunu bilirler. Uzunca  bir aradan sonra tekrar oyunu oynamak istedim ve yeniden yükledim. Yine aynı heyecan yine aynı aksiyon. Sanki bir şarap gibi olmuş oyun. Kendinden bir şey kaybetmemiş. En son bitirdiğim oyun olan Call Of Duty Modern Warfare 2 den aldığım zevk ne ise, bu oyundan aldığım zevk de o ölçüde.

Vay be diyorum kendi kendime: Ne oyunmuş!

Eğer bu oyunu oynamayanlar veya bilmeyenler varsa denemeliler. Oyun eski bir oyun diye kestirip atmamalılar. Grafik olarak günümüzün grafikleri yanında sönük kalsa da hikayesi ve oynanabilirliğiyle sizi de saracaktır.

Oyunun konusu kısaca şöyle..

Max Payne bir polis memurudur ve suçlularla savaşmaktadır. Bir gün eve geldiğinde evinin dağılmış olduğunu görür. Adamlar hala evdedir. Max, çocuğunun odasına gider ve onun yerde kanlar içinde yattığını görür aynı şekilde yatak odasında da karısının...

Aradan 3 yıl geçer ve bir metro istasyonunda silahlı adamlar vardır. Max Payne oraya gider ve yavaş yavaş adamları temizlemeye başlar. İlerledikçe bunun bir banka soygunu anlar. Bankanın kasası metro istasyonunun yanındadır ve duvarı patlatarak bankaya sızmışlardır. Bu adamları temizledikten sonra Max metro istasyonunda arkadaşı Alex ile buluşur ve ona olayı anlatmaya başlar. Bu sırada pardesülü bir adam gelir ve Alex'i öldürür.

Max ordan çıkar. Lupido adlı bir mafya babasının bunu yaptığını düşünmektedir ve onların peşine düşer. Lupidonun hoteline gider. Orada bulmayı umar. Ancak orada radyodan duyduğu bir haberle şok olur. Polis memuru Alex'in ölüm haberi radyodan anons edilmektedir ve katilin kim olduğu anons edilir: Max Payne!!

16 Mart 2010 Salı

Alacakaranlık-Twilight


Alacakaranlık serisinin ilk kitabını almıştım ama filmi de var diye dandik olduğunu düşünerek almamıştım. Sonra okumaya karar verdim ve okudum. Kitap beni aldı sürükledi. Kitabı bir çırpıda 3-4 günde bitirdim. Sonra filmini izledim. Film ile kitap arasında o kadar farklar vardı ki bunu bile değiştirmişler dedirten türden..

Sonunda serinin sonunda ne olduğu hakkındaki merakıma yenik düştüm ve serinin kalan üç kitabını; Yeni Ay,Tutulma,Şafak Vakti'ni almaya karar verdim. Aldım da. Şimdi 2. kitaba başlıyorum. Bakalım Vampirler ve Kurtadamlarla dolu bu serüvende aşk ikileminde kalan ve başını her türlü belaya sokan kızımız Bella bu sefer ne yapacak :)

14 Mart 2010 Pazar

Eagles-Hotel California

Sürekli çalma listelerimin arasında bulunan beni dinlendiren bir şarkı. Canlı performans videosunu buldum ve sizlerle paylaşmak istedim.

Umarım siz de benim gibi bu videoyu beğenirsiniz.

İyi seyirler


Kısaca: BOK... :))

 İnternette dolaşırken gördüğüm ve çok hoşuma giden video. İsmini görünce siz de belki benim gibi garipseyecek veya tiksineceksiniz. Ama şunu belirteyim ki izledikten sonra pişman olmayacaksınız :) Kokar mokar tok tutardan çok öte bir çalışma :)

Hazırlayanların eline sağlık :)

izlesene.com a kendi uploadımdır. Keyifli seyirler :)

Body Buildingle Kilo Verme Maceram


3 aylık spor salonu deneyimimden sonra açıkça söyleyebilirim ki gerçekten işe yarıyor. Şöyle ki, modern diye adlandırdığımız yaşamımızın bize getirdiği pek çok şey yanında hareketsizlik de var. Bu da fast food yiyeceklerle birleştiğinde büyük bir kilo sorunu ortaya çıkıyor.

Ben de 182 cm boyunda 112.9 kiloyla 3-4 ay önce bodye başladım. İlk hafta inanılmaz kas ağrıları çektim çünkü vücut daha hamdı ve tabiri caizse vücut bu aktivite karşısında şaşırıp kaskatı kesilmişti :) ancak 3. kez spor salonuna gittiğimde ağrılarımın gitgide gittiğini hissettim. Herhalde vücudum onun yararına bir şeyler yaptığımı anlamıştı.

Antreman girişinde 10 dk yürüyüşle başladım. Sonra sırasıyla kanat,göğüs,omuz,arka kol,ön köl vs gibi antremanları yaptım. Ardından 5x30 set mekikle antremanı tamamladım ve 15dk daha koşu bandı. 1 ay böyle devam ettim daha sonra antreman programım bir gün kanat-göğüs-kol, bir gün omuz arka kol olarak değişti ama her antremanımda giriş ve çıkışta koşu bandı ve çıkışlarda mekik mutlaka vardı. Girişte 15dk hızlı tempo yürüyüş ve koşu karışık, çıkışta 30 dk hızlı tempo yürüyüş ve koşu yaptım. Şimdi 102.9 kiloya düştüm. Üstelik yemeğimden de çok kısmadan!! Yemediğim tek bir şey bile yoktu İskender Kebap da buna dahil.

Kahvaltımda 1 yumurta 2 bardak az şekerli çay 2-3 dilim kepek ekmeği peynir zeytin yedim. Öğlenleri yapıyordum genelde kahvaltıyı o saatlerde kalktığım için. Sporu ya kahvaltıdan önce ya da sonra yapıyordum günlük planım dahilinde. Sonra okula gidiyordum zaten orada arkadaşlar vs olduğundan yemek yemek aklıma dahi gelmiyordu çay kahve içiyorduk sadece. Çok acıkırsam da ekmek arası döner veya ne bileyim poğaça türü şeyler yiyordum 1 ya da 2 tane. Akşam eve geldiğimde saat on falan oluyordu ki bu saatte yediğim yemek de direk yağ idi vücuduma. Bende bol limonlu yağsız marul salatası ve yoğurt yiyordum canım tatlı istiyorsa da mevsimin meyvelerinden tüketiyordum. Akşam 20.00 dan sonra bir şey yememeye özen gösterdim.

Sıkı bir diyet yapsaydım şu an 20 kilo rahat vermiş olurdum. Ama ben yavaş yavaş vermek istiyorum ki sonra birden almayayım. Az az yiyorum ki vücut hiç yememeye değil az yemeye alışsın ki bu alışkanlık ömür boyu sürsün kilo almayayım..

Son bir hafta içinde spor yapamadım ancak yeme alışkanlığımı aynen sürdürdüm hatta bir gün abarttım da iskender kebaplar akşama tantuniler falan. Bugun kantardaki sonuç da şuydu: 1 kilo daha vermişim.

Bu benim yaşadıklarımdı eminim ki her insan bunu başarabilir. Benim yaptığımı siz de yaparsınız uzun bir sürede ama sıkıntı çekmeden kilo verebilirsiniz.